DEVRİM ÇOCUKLARINI YER Mİ AKSU?


Açıklama: Dursun ONUR yazdı
Kategori: Güncel
Eklenme Tarihi: 23 Nisan 2014
Geçerli Tarih: 28 Mart 2024, 18:19
Site: GİRESUN TİME
URL: http://www.giresuntime.com/haber_detay.asp?haberID=1458


Sevgili okuyucularım;

Seçim bitti ya yalaka takımı sıraya girdi.

Giresun Belediyesi’nin kapısından beri gelmiyorlar.

Çat kapı üstelik.

Dosta duvar olan kapılar dünkü düşmana açık.

Demek ki gedik de taş eksilmiş.

Hiçbir şey olmamış sanki.

Nasıl oluyorsa artık itibar görmeleri de yandan.

Haaaaa..

Genel kaidedir.

Kimse şaşı ve şaşkın değil.

Bilmez miyiz?

Biliriz.

Devrim önce çocuklarını harcarmış.

Soruyorsun..

En büyük yanaşma kimdir?

Yanıt:

En çok kendini pazarlayandır.

Beynimiz sünger olmadığına göre şimdilerde sıkmak gerek.

Çok söz hamallık olduğundan net olacağız.

Bozulmuşsa insan açık konuşacağız.

Biraz felsefi olacak ama…

Bir şey her şey içinse amaca giden yol, her şey için vardır.

Dün, dünde kaldı nitekim.

30 Mart sonrası…

Yer Giresun Belediyesi.

Gönlümüzle aklımız birbirine karıştı.

Gördüklerim, görmediğimin habercisi sanki.

Gelene ağam gidene paşam.

Kimi ebesini öpüyor, kimi dedesini.

Kimi de bükemediği bileği.

Nasıl mı oluyor?

Çok basit.

Siz karakter diyeceksiniz ben meslek diyeceğim.

Ne yüz kalmış, ne astar.

Belediye Başkanı Kerim AKSU’ya haksızlık yapanlar sırada.

Önce çiçekler geldi, sonra çelenkler.

Yetmedi.

Tazılar istim üstünde.

Ellerinde hediyeler, ceplerinde hesaplar makama çıktılar.

Kabul de gördüler.

Kırmızı ışık hiç yanmadı, telefonlar da sus-pus oldu.

Gariptir..

İçeri kimse de alınmadı.

Gardaşlar da geldi ama makamdan geri döndü.

Ötesi de var.

Görüşme bitti ama randevu isteyen kahramanlara ‘buyur’ da denilmemiş.

Bir fıkra geldi aklıma.

Özetini vereceğim.

Kıssadan hisse.

Gönül de yok akıl da yok ama…

Eken biçer.

Satan satılır.

Ekerken yokken, dikerken yokken…

Hasat takımına davetiye çıkarılırsa her ne kadar iyi dostluklar hesapsız kurulsa da meyvesi acı olur.

Yani…

İnsan ancak anladığı şeyleri algılayabilir ama iyiler düşmanı işaret eder.

Anlaşılsın diye söylüyorum.

Siyaset bu.

Durumlar değişebilir ancak kadim dost baki kalır.

Görmek, düşünmekse eğer fazla söze gerek yok.

Özetle…

Benim kimseye bir şey öğretmek gibi bir derdim yok.

Lakinnnnn..

Düşünmelerini sağlamak gibi bir kaygım var.

Demem o ki…

Belki şifreli olacak ama anlayana vız.

Şah da piyonda aynı kutuya konulursa oyun biter.

Başa dönelim.

Seçim süreci boyunca akı da karayı da iyi bildiğini sandığım AKSU, kendine hasar vermemeli.

Dünkü düşmanını dost edinen yarın şeref sahibi olamaz.

Korsan ve çıkarcı takımını dost edinerek yanlış tercih yapan ya değerlerinden vazgeçmiştir ya da uçurumu önceden kabul etmiştir.

Buysa durum faturayı ödemeye hazır olunmalı.

Veya ne bileyim.

Zararın neresinden dönülse kardır.

Çünkü gerçek dostlar yumurta atmaz.

Yeminli dosttan yeminini bozmak beklenmez.

Yani…

Ne diyor AESKHYLOS:

‘Yemine bakılıp insana inanılmaz, insana bakılıp yemine inanılır..’

Kapatıyorum konuyu.

Sözü ÇİN atasözüne bırakıyorum:

‘Fısıldanan sözler, çok kere yüksek sesle söylenenden daha uzağa giderler..’

Ben daha ne diyeyim…

Soru almıyorum…

Lütfen…

Noktayı koydum ama virgül de var.
Açtırmayın kutuyu...

Elçiye zeval olmazmış...