Sevgili okuyucularım,

Ben bu konuyu yazmak istemedim.

Nesini yazayım.

Çünkü.

Ne diyor bilge GANDHİ:

‘Sözsüz bir yürek; yüreksiz sözden iyidir.’

Haliyle sustum.

Netekim..

Bilirim ve dikkate almam.

Kendi çalıp kendi oynarlar sadece.

Çünkü..

Onları dikkate alan yoktur maşeri vicdanda!

Ve haliyle..

FES’Çi hastalar yazılmaz, teşhis konulur.

Kalem kadife kadar yumuşak olabillir.

Tadında.

Ya iş zıvanadan çıkmışsa?

Kalem, kılıç kadar keskin olur.

Kötülük zafer ilan etmesin diye.

O kadar sahici...

O kadar gerçek.

TIME, kartondan adamcık, dahası kimsenin yüzüne bile tükürmekten imtina ettiği ...

Şerefsiz ve alçak suçları sabit dolandırıcı ve karın ağrısı olan fesçileri deşifre eder.

Dosyaları açar.

Mahkemece sabit dosyaları.

Kesin kararları deşifre eder.

Bu iş komik tırışkadan feste fotoşop resimleri yapmaya benzemez.

Defterler açılır.

Özete gelelim.

Netice.

Konuya dönelim.

Şu içerden görünen hainlere bakalım.

Gerçi ahali o cüdamların ne mal olduğunu biliyor ama...

Yine de...

Cümle alem tanısın diye.

Dikkat isterim.

'TOP' misali.

Sarı öküz ve top...

İlginç.

Bu ne sevda bu ne aşk böyle.

Yalan dolanda ittifak.

Sahi orda neler oluyor?

Busecikler.....

?!......

Neyse...

Bakın şimdi.

Sakilik...

Meslektir.

Günümüzde garson.

Rakı sofrasında rakıyı ayarlayan, meze yapan.

Zaman zaman hapçı.

Divan şiirlerinde adıdır:

İçki dağıtıcı.

Sürahici.

Kadehci.

Bitmedi.

Başka anlamı da var sözlükte.

Eşkiya gibi.

Genellikle dişi oldukları da söylenegelir.

Günümüz diliyle söyleyelim.

Kişilik bozukluğu.

Sosyopat.

Piskopat.

Şizofren.

Sırasıyla anlatalım.

Psikopattır.

Yalan söyleme, başkalarını sömürme, başı bozukluk ve sorumsuzluk hastası.

Normal görüntü altında kişilik kayıbı.

Deli değil ama bukelamun.

Herkesten üstün, bir çeşit deha oldukları inancını taşıyan sakat kafa.

Herkes ‘kurban’dır.

Onlar için herşey güç elde etmek, hakimiyet kurmak ve oyun kazanmak üzerine kuruludur.

Zarar vermek, yani  ‘kazanmak’ için gereksiz, saçma ve bazen karmaşık, bazen basit oyunlar oynarlar.

Çünkü...

Bir psikopat kaybederek kazandığını kurgular.

Devam.

Paranoid şizofren.

Zulüm gördükleri ya da birileri tarafından cezalandırıldıkları ile ilgili yanlış inançlara sahiptir.

Sanrıdır.

Beyin anatomileri bozuktur.

Kimyaları da.

Sağır duymaz, uydurur misali.

28 adımda akıl fukarası.

Beyin dumuru.

Gelelim sosyopata...

Hastalık bu ya..

Yer ve yutarsan.

İnsanları etkileme ve kandırma konusunda kimse sosyopatın eline su dökemez.

Kolay kolay kimsenin inanmayacağı yalanları, allayıp pullayarak yutturmakta çok beceriklidirler.

Hayalleri güçlüdür.

Kendi kurduğuna kendi de inanır.

Öfkeli ve saldırgandır.

Tutarsızdır.

Abartır.

Ölçüyü o kadar kaçırır ki mantık devre dışı kalır.

Çevresini yalanlarla kandırdığını sanır.

Sosyopatların bir diğer özelliği de şöhret peşinde koşmalarıdır.

Bu nedenle her olayda kendini öne çıkartan, medyada sesini duyurmak için her yolu deneyen kişileri sosyopat olarak değerlendirmeniz pek de yanlış olmaz.

İspat için bilimsel bilgi vereyim.

Sosyopatın karşısına yalanlarını ve sahtekârlıklarını ortaya koyan kanıtlarla çıktığınızda, sizi kendisine karşı komplo kurmakla suçluyorsa bilin ki karşınızdaki gerçek bir sosyopattır.

Şimdi.

Sıdkı Bey'in güftesi üzerine İsmail Hakki Nebiloğlu 'nun yegâh makamındaki şarkısıdır:

'...Doldur ey sâkî bu cem bezminde bir gün mey biter .

Boş kalır fânî kadehler tel susar heyhey biter.

Dem geçer devrân döner hicrân biter her şey biter.

Boş kalır fânî kadehler tel susar hey hey biter...!

Devam edelim.

Erdal Akkaya diyor ki..

Albüm adı.

'Aşk vardı...!

'..Ey saki meyinde nedir bu esrar .

Bir katresiz mestane eyledin beni .

Cam-ı şarabında ne keyfiyet var.

Söyletir efsane efsane beni.

Bend et zülüflerin ey vech-i enver .

Zulümet gönlüme olsun münevver

Şarap illetinin dost dost lezzeti dilber.

Gezdirir meyhane meyhane beni .

Aşığın bin bela gelir başına.

Tahammül gerektir adu taşına.

Şems-i ruhsarının yar yar aşk ateşine.

Yanmakta seyretsin pervane beni .

Bakmazlar Dertli'ye mahsundur deyi.

Hakikat dehrine olgundur deyi .

Bir saçı Leyla'ya yar yar mecnundur deyi .

Yazmışlar deftere divane beni...! '

Bakın nereye geleceğim.

Şu fes korsanı ahı gitmiş vahı kalmış ve memuriyetten sonra emekliliği katili olmuş sosyopat, piskopat ve şizofrenler ne yapar?

Ne yapsın.

FES'te oynar.

Oynamasına oynar da serde burnu da çamurdan çıkmaz.

Sonuç.

Bunlar ruhsuz.

Hoyrat.

Soğuk.

Kalpsiz.

Yalancı.

Fitneci.

Çevresine iftira atan.

Kadir kıymet bilmeyen.

Arkadaşlarını satan..

Sarhoş.

Hapçı.

Goygoycu.

Gerçekten bihaber.

Tescilli zampara...

Oturduğu yerden bile karı- kız düşünen.

Günde üç öğün fesatçı megolaman.

Psikolojik bunalım.

Yalnız.

Çaresiz.

Basiretsiz.

Zavalıllar..

Kısaca..

Bu fesçi hastaları dikkate almayın.

Davetimdir.

Bu tipleri ya 118' den sorun.

Telefondan ses gelmiyorsa...

Mümkünse.

Ya 155’i ya da 112 Acil servisi arayın.

Diyorum.

Uzatmayalım.

Yine mi sonuç alamadınız?

Beni arayın azizler...

Emin olun..

Yine hadlerini bildiririm.

Sarı öküzleri tarlaya sürerim.

Yalanır.

Kara topa bacak arasından iyi çalım atarım.

Beli kırılır.

Toplarım, çıkarırım, bölerim, çarparım.

Onlar kimse ikiye katlar mıhlama yaparım.

Çömeltirim...

Hadi marş marş....

Ancak gidersiniz...

Hadi canlar...

Naş naş...