| ||||||||||
| ||||||||||
BEN NİYE TV'YE ÇIKMIYORUM VE...06 Kasım 2015, 23:13 Dursun ONUR TIME- Dursun ONUR yazdı Sevgili okuyucularım, Ben camı pek sevmem. Ekranı yani. Giresun’da yayın yapan televizyonlardan çok davet aldım. Ama her defasında geri çevirdim. Elbette bilirim. Genelleme yapmayalım ama... Şöhretin en kestirme yolu ‘televizyona çıkmak.’ Vakıadır. Ve gariptir. Bir televizyon tartışma programına katılırsanız. Ne kadar saçma şeyler konuşup savunursanız savunun, artık ünleniyorsunuz. TV’ye çıktığınız için ünleniyor, ünlendiğiniz için daha çok çıkıyorsunuz. Alın size paraşütlü şöhret! Bana uymaz. Çünkü... Ne reklama ne prim yapmaya ihtiyacım var. Benim kitabımda ‘ün’ yazmaz. ‘Marka ‘olmak gibi bir derdim de yok. Ötesi de var. İlkemdir. Sansürü kabul etmem. Özgür bir platform isterim. Çanak sorular bana uymaz. Haliyle gazeteciliğimi sorgulatmam. Sakın yanlış anlaşılmasın. Şunu peşin peşin söyleyeyim. Meslektaşları zan altında bırakmam istemem. Demem o ki... Fikrine, inancına ve programına güvendiğim insanlardan rezev de almadım. 'Şunu söyle, bunları söyleme' babında.Bakın. New Yorker dergisinin efsane yazarlarından A. J.LİEBLİNG bir keresinde, ‘’üç çeşit gazeteci vardır’’ demiş ve eklemiş: Bir. Gördüklerini yorum katmadan aktaran gazeteci. Bültenci demek istiyor. Masabaşı işi. İki. Gördüklerinin anlamı hakkında analiz yapan, açıklayıcı gazeteci. Noterci deniyor buna. Tasdikçi. Üç. Şahit olmadığı ve görmediği bir olayın ne anlama geldiği hakkında konuşan yorumcu gazeteci. Soruşturmacı gazetecilik deniyor buna. Özgür. Hakikati arayan. Devam edelim. Tamlama adına. İlk iki gazeteci türü tarih oldu. Üçüncü tür gazetecilik yürek ister. Neyse konuyu dağıtmayalım. Nokta koyalım. Siyasi analizler yapan gazetecinin amentüsü söz etmek ve bunu duyurmak olduğuna göre bunun tartışmasız yollarından biri de, TV’lere çıkmak olabilir. Eyvallah. Haklı olarak soracaksınız. Öyleyse neden TV’lerden uzak duruyorsun ONUR? Kaba deyimle kaçıyorsun da diyebilirsiniz. Sözleyecek sözün mü yok? Bilgine, dağarcığına ve donanımına mı güvenmiyorsun? Ekran korkun mu var? Hemen yanıt vereyim. Hiç işin kolayına kaçacak değilim. Sorularınızı yok sayıyorum. Sözüm de var, bilgim de birikimim de. Korku ise bana yabancı., Ben bu yola çıkarken korkuyu öldürdüm. Mezara gömüp üstünü betonladım. Eeee sebep ne? Şu. Ben yapı olarak utangacım. Ağzımdan yanlış bir şey çıkar diye de çekiniyorum. Yani... Ne yalan söyleyeyim. Dilime ayar veremiyorum. Kısaca. Birileri ekmeğinden de olur diye ürküyorum. Açılımı. E yazdık yukar da. Ondandır. Özgür bir platform isterim. Malum sevmezler, ağır ve sert yergiyi. Uzatmayalım. Öncesi de var ama. Daha bugün. Ulusal yayın yapan Kanal28 TV’de ‘Basın Kürsüsü’ adıyla program yapan meslektaşım Erol AYAR’dan yine davet aldım. Sağolsun, programa konuk olmamı istedi. Olmaz demedim, ilk defa. AYAR kardeşimin nazik davetine teşekkür edip şimdilik izin istedim. Evet, sevgili okuyucularım, Artık zamanıdır. Ekranlara çıkmayı düşünüyorum. Bazı işlerim var, bitince camda da buluşacağız. Cümleten hayırlı olsun. Allah utandırmasın... Kalın esenlikle...
Bu haber 2176 defa okunmuştur.
|
Sayaç |
|||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |