Sevgili okuyucularım,

Şimdi günümüze ışık tutsun diye biraz geriye gideceğiz.

Zamanıdır.

GOEBBELS’i bilir misiniz?

Hayır mı?

Tanıtayım.

Alman.

Eli kanlı diktatör Adolf HİTLER’in sağ kolu idi.

1925 yılında Nazi Partisi’ne girdi. 1933 yılında Naziler’in seçimle iktidara gelmesinden başlayarak 1945 yılına kadar HİTLER’’’in Propaganda Bakanı olarak görev yaptı.
Ölümüne kadar kaldığı görevde muhalefet partileri ve kendilerine karşı olan bütün kesimlerle amansız bir mücadeleye girişti ve onları yok etmeyi başardı.

Tek bir özelliği vardı.

Azıcık tarih okuyan bilir.

GOEBBELS yalanın ve nutuk atmanın ustasıydı.
O dönemde televizyon yoktu, internet yoktu.
Sadece gazeteler ve radyo vardı. Medya bu ikisinden oluşuyordu.

Zamanla HİTLER, bütün yayın organlarını ele geçirdi. Satılık medya patronları korkmuştu. Çoğu işadamı idi. Hepsi diz çöktüler.
Onlara diz çöktüren ise GOEBBELS’di.

Her seferinde kürsüde yalan söylerdi.

Yetmez.

Tehdit ederdi.

Milletin beynini yıkadı.

Hak yoktu hukuk yoktu.

Şimdi bir okuyun,

Günümüz ile arada benzerlikler olup olmadığına karar verin.
Üstelik Giresun’a uygulayın.

İlke şuydu.

Amaç halkı kandırmak olduğundan bol keseden atılıyordu.

Madde madde sıralayalım.

Giresun siyasetini de pekala tanımlıyor.

Buyurun.

Hazmedin.

Sıkılmayın ki gerçeklik bu ilkelerde gizli.

Not edin lütfen.

-Gerektiğinde yalan söylemekten kaçınmayın ve utanmayın.
- İnsanların beyni tembeldir. Bu tembelliği iyi bilin ve yalanlarınızı ona göre söyleyin. Tembel beyin yalanı çok daha iyi hazmeder.
- Halka anlattıklarınızın gerçek olması şart değildir.
- Ancak elinizde olumlu gerçekler varsa onları anlatabilirsiniz.
- Söylediğiniz yalanlara inananlar mutlaka çok olacaktır. Önemli olan kitleleri inandıracak ve uykuya geçirecek yalanlar söyleyebilmektir.
- Bir yalanı sürekli tekrar edeceksiniz. Bunu yapınca halk o söylemin size ait olduğunu unutur ve kendi fikriymiş gibi inanmaya başlar.
- Küçük yalanlar inandırıcı olmayabilir. Bu konuya dikkat edilmesi gerekir.
- Söylediğiniz yalan ne kadar büyükse o kadar etkili olur.
- Halk büyük yalanlara, küçük yalanlardan daha çok inanır.
- Karşı taraf haklı bile olsa herhangi bir konuda hatalı olduğunuzu, yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyeceksiniz.
- Suçu da asla kabul etmeyecek ve üstlenmeyeceksiniz. Geri adım atmak olmayacak.
- Yalanlarınızdan da asla geri adım atmayacak, onları sürekli tekrar edeceksiniz. Toplumun beyni ancak bu yolla yıkanır.
- Kendinizi hiçbir zaman savunma durumuna düşürmeyeceksiniz.
- Hep saldıracak, karşı tarafı savunmada bırakacaksınız. Siz değil onlar savunmada kalacak.
- Size karşı yapılan suçlamaları görmeyecek ve duymayacaksınız. O yalancılar için gerekenler bağımsız Alman yargısı tarafından yapılacak ve cezalarını bulacaklardır.
- Gerektiğinde sadece bir tek rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyi onun veya onların üzerine yıkmaya çalışın.
- Önemli olan halkın aydın kesimini kandırmak değildir. Onları fazla önemsemeyin. Onları kandırmak zordur ve zamanı boşa harcamış olursunuz.
- Sizin asıl hedefiniz cahil ve okumamış kitlelerdir. Onları kandırmak çok daha kolaydır.
- Eğer belli bir konuda hedefinizde dindar kesimler varsa, onlara Tanrı’dan ve peygamberden söz edip inançları doğrultusunda kandırabilirsiniz. Bu amaçla, gerektiğinde kilise cemaatini kullanmakta yarar vardır.
- Hakimlere ve savcılara dikkat edilecektir. Belli konularda olumsuz karar verenler bildirilecek, haklarında derhal işlem yapılması sağlanacaktır.
- Ancak hakim ve savcılarla doğrudan tartışmaya girilmeyecektir.
- Onların yargı bağımsızlığı gibi kavramların ardına sığınmasına göz yumulmayacak, böyleleri partimize bildirilecektir.
- Gazeteciler önemlidir. Onları ve patronlarını satın almak, devşirmek ve kullanmak için her şey yapılmalıdır.
* * * * *

Sonuç.
Alman halkını yalanlarıyla uyutmayı ve aldatmayı başardılar…
Ve sonra belalarını buldular.
Şimdi düşünüyorum da!..

Genel malum.

Giresun özeli de haliyle.

Medya palyaçoları görevden vazife çıkarmış.

Maymunluk ve noterlik boşuna değil.

Kalem silahşörlüğü havaya değil.

Kılkıyrukluk ve yalakalık da.

Otel müdavimleri ve parti kapıkullarının keyfi yerinde.

Gelsin tatiller, su gibi aksın ayranlar!

Patlayana ve çatlayana kadar yensin zıkkımlar.

Ötesi de var.

Cepler de şişkin.

Soralım.

Giresun’da neler oluyor?

Ne olacak?

GOEBBELS’ler devrede.

Her koladan saldırıyorlar.

Basını, sivil toplum örgütü, derneği vakıfı.

Rengi de karışık.

Lakin menzil aynı.

Açayım konuyu.

Kimin eli kimin cebinde olduğu belli değil.

AKP’si de CHP’si de aynı safta.

MHP’si de koltuk değneği.

Ha Belediye ha AKP.

Ha Ahmet ha Mehmet.

Yalanın adresi ve ismi yok.

Giresunlu’nun beyni yıkanıyor, nutukla oyalanıyor.

Yerli malları aynı safta.

Niye mi?

Proje aynı.

Giresunlu saftır, oyala (!)

Mantık budur.

Demem o ki AKP’si, CHP’si ve MHP’si toplum mühendisliği yapıyor.

Bunlar kimyager.

Yalanın pirleri.

Bun ip cambazları perde arkasında işbirliği yapıyorlar ama Giresunlu’ya sahne önünde peşrev çekiyorlar.

Bunlar Hacıvat- Karagöz.

Kuklacı gibi görünüyorlar da aslında kuklacılar.

İplerini ‘MENFAAT’ elinde tutuyor.

A partili B partili.

İslamcı, laik.

Alt kimlik üst kimlik.

Cemaat, vakıf.

Hepsi numara.

Özetle…

Giresun’da

GOEBBELS’ler devrede.

Yalanın ve nutuğun biri bin para.

Onun için soruyorum Giresunlu:

‘Siz kimsiniz?’

Ben söylemek istemiyorum.

Neyse açık açık yazayım şunu da biz de kurtulalım.

AKP bilir.

CHP bilir.

MHP bilir.

Ötesi…

Belediye bilir.

Mütaahhit bilir.

Rantçı bilir.

Sivil örgütler bilir.

Odalar- modalar bilir.

Dernekler ve vakıflar bilir.

Yalama basın bilir.

Bitirelim.

Uzun lafın kısası…

Yalan kitapsa yazan da okuyan da bilir.

Bilen bilir.

Bay…..

Hadi dua edelim.

Allah kabul etsin.

E aminnnnnnn….!